İnsan

7 Ekim’in yıldönümü: Filistin’de 41 bin kayıp, barış umudu kalmadı

Hamas’ın 7 Ekim 2023’tge İsrail’e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu sonrası İsrail’in cevabıyla ile başlayan savaşın 1. yılı doldu. 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze Şeridi saldırılarında 17 bini çocuk, 11 bin 378’i kadın olmak üzere 41 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti, 96 binden fazla kişi ise yaralandı. Çatışmalar, daha sonra Filistin’in de dışına taştı. Öyle ki, 31 Temmuz’da Hamas lideri İsmail Haniye, İran cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan‘ın göreve başlama törenine katıldıktan sonra sabahın erken saatlerinde Tahran’da kendisine yönelik suikast sonucu hayatını kaybetti.

Şimdilerde İsrail eliyle gerçekleştirilen saldırılar, Lübnan ve İran’ı da hedef alıyor. Son olarak 1 Ekim’de İran İsrail’e füze saldırısı düzenlemiş, İsrail ise “büyük ve şiddetli” şekilde karşılık vereceğini açıklamıştı. Ortadoğu’da son 1 yılında yaşananlar ve yankılarını, gazeteci- yazar Musa Özuğurlu Sputnik’e değerlendirdi.

‘Batı’nın Filistinlileri insan olarak görmediklerini anlamış olduk’

Gazeteci Musa Özuğurlu, İsrail’in Filistin’e yönelik gerçekleştirdiği saldırılara yönelik gelen uluslararası tepkileri samimi ve sahte olarak ikiye ayırdı. “Batı’nın insan hakkı derken aslında Filistinlileri insan olarak görmediklerini anlamış olduk. Dolayısıyla tepkileri de tanımlamaları gibi samimi değildi, ikiyüzlüydü” diyen Özuğurlu şöyle devam etti:

“Uluslararası toplum adı verilen bloklaşma genel olarak ikiye ayrılabilir. Bunlardan biri Batı Bloku, diğeri de Direniş Ekseni; Rusya, Çin, Güney Afrika Cumhuriyeti. Yani kürenin güneyi olarak adlandırılan blokta yer alan ülkeler. İkisinin tepkisi, birbirine zıt şekildeydi. Batı Bloğunun her zamanki gibi konuya ikiyüzlü yaklaştığını gördük. İnsan hakları tanımlamalarını bile, kendi temellerinden yola çıkarak yaptıklarına bir kere daha şahit olduk. Dolayısıyla, bir yandan insan hakkı derken aslında Filistinlileri insan olarak görmediklerini anlamış olduk. Dolayısıyla tepkileri de tanımlamaları gibi samimi değildi, ikiyüzlüydü. Güney’in ise bu meseleye yaklaşımı daha önce de olduğu gibi, daha samimiydi. Rusya, Çin, Güney Afrika Cumhuriyeti, Brezilya gibi ülkelerin nerede durdukları belli. Sorunun neden ve kimlerden kaynaklandığı konusundaki tespit ve karşı çıkışları, Filistin halkının yanında olduklarını bir kere daha gösterdi.”

‘Batı dünyasında, halka anlatılanla perde arkasında yaşananlar, birbirinden daima farklıdır’

Özuğurlu, katlima karşın yapılan protestolara ilişkin olarak şunları ekledi:

“Halklarla devletleri ya da siyasal yönetimleri birbirinden ayırmak lazım. Siyasal yönetimler elbette genellikle seçimle iktidara geliyor ancak ne olursa olsun, özellikle Batı dünyasında, halka anlatılanla perde arkasında yaşananlar, birbirinden daima farklıdır. Batı başkentleri yapabilseler, sansürü ve karartmayı kendi ülkelerine uygularlar ancak yapamıyorlar. Sadece bir süre engelleyebiliyorlar. Daha sonrasında da gerçekler bir şekilde geniş kitleler tarafından anlaşılabiliyor. Batı’da yaşanan işte budur. Bu nedenle protestolar olmuştur. Ancak hükümetler gerçek yüzlerini ortaya koyup bu protestoları ya bastırdılar ya da göz altılarla kitleleri sindirmeye çalıştılar.“

‘İsrail’in diğer devletlere karşı genişlemesi tam bir hayal’

Gazeteci Musa Özuğurlu, İsrail’in topraklarını genişletme hedefinde olmadığını belirtirken bunun tam bir “hayal” olacağını şu sözlerle kaydetti:

“İsrail’in, Gazze’de istediğini tam olarak elde edemediğini gördük. Bunun sebebi, İsrail Ordusu’nun şehir savaşlarını bilmemesi. Hamas, özellikle Gazze şehrinde çok iyi savunma mevzileri oluşturmuştu. Her bir bina, binaların arası, sokaklar Hamas için çok tanıdık ama İsrail için orman gibiydi. İsrail aynı saldırıları Lübnan’da da yapmaya çalışıyor ancak bu kez karşısında şehir değil, geniş araziler var. Fakat Hizbullah da yıllardır buna hazırlanıyor, araziyi çok iyi biliyor, arazi yapısına göre konuşlanmış durumda. O nedenle İsrail Ordusu’nun karadan ilerleyemediğini görüyoruz. Buna karşı İsrail Ordusu havadan bombardıman ya da füze saldırıları yapıyor. İsrail’in kara operasyonu yapabilmesi bir tek şeye bağlı. Eğer Hizbullah’ı bitirebilirse, onu yapabilir ancak bu çok da kolay görünmüyor. İsrail topraklarını genişletme hedefinde değil. Bunu en azından şimdi için söyleyebiliriz. Fakat topraklarını kendi güvenliğini sağlamak için Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Lübnan’ın güneyinde tampon bölge anlamında genişletmek istiyor. Bunlarda bile başarılı olup olmayacağı, muamma. O nedenle daha ötesini düşünmek tam bir hayal, yani diğer devletlere karşı genişleme tam bir hayal. İsrail Ordusu’nun buralara yayabilecek insan gücü yok. “

İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılar, kendi toplumunda nasıl karşılandı?

Özuğurlu, İsrail halkının başbakanları Binyamin Netanyahu’ya karşı tepkileri olduğunu ancak 7 Ekim Hamas’ın saldırısı sonrasında o duygu yoğunluğunun tersine döndüğünü belirtirken şunları aktardı:

“İsrail halkı her zaman için kendi ordusuna güvenen ve zaten aslında kendisi ordu olan bir halk. İstisnalar dışında İsrail, koca bir kışladan ibarettir. Bunda bir taraftan nesnel koşulların da etkisi var ancak diğer yandan İsrail hükümetinin halkı daima yanında tutmak için kullandığı söylemlerden de kaynaklanıyor. Bu nedenle İsrail halkının çoğunluğu için Filistinliler teröristtir. Bu da Filistinlilere karşı atılan her adımın çoğunluk tarafından olumlu karşılanmasına sebep oluyor. Son dönemde de böyle oldu. Netanyahu’ya karşı İsrail halkının tepkileri var ama aynı şekilde Hamas’ın saldırısı sonrasında o duygu yoğunluğunun tersine çevrildiğini görüyoruz. Halkın tepkisi ise Filistinli çocukların öldürülmesine yönelik değil rehineler içindi. Rehineler kurtarılmış olsaydı Filistinlilere karşı yürütülen savaş, Yahudilerin umrunda olmayacaktı. Nasrallah’ın öldürülmesi ise Netanyahu’ya karşı yükselmekte olan olumsuz düşünceyi törpüledi. İran’ın saldırısı ise bunu pekiştirdi.”

‘Bunca yıkım ve insan kaybından sonra barış olsa da Filistinliler için bir anlamı var mı?’

Özuğurlu, bölgede herhangi bir barış öngörmediğini, olursa ateşkes olacağını söylerken İsrail’in yaklaşımında tam bir dönüşüm olmadan bu topraklara barış gelmeyeceğini aktardı. Konuya ilişkin düşüncelerini ise şu sözlerle tamamladı:

“Barış için çok umutlu olamayız. Barış olmaz, ateşkes olabilir. Bu da mutlaka bir tarafın aleyhine olacaktır yani Filistinlilerin. Bunca yıkım ve insan kaybından sonra, zaten barış olsa da Filistinliler için bir anlamı var mı? Filistinliler için bundan sonra sadece savaş var. Savaş, Ortadoğu’nun kaderi. İsrail bu politikalarına devam ettiği sürece savaş da eksik olmayacak. Evet, ABD seçimleri bir şekilde taktik belirlenmesini sağlayabilir ama strateji değişmiyor. İsrail her zaman Filistinlilere saldırmaya devam edecek, Filistinliler her zaman karşı koyacak. ABD başkan kim olursa olsun İsrail’i desteklemeye devam edecek bu nedenle savaş bitmeyecek. Bu nedenle geçici bir ateşkes olsa bile İsrail’in yaklaşımında tam bir dönüşüm olmadan bu topraklara barış gelmez.”

boztepeajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu